Ferforje Mobilya ve Aksesuar

METAL VE FERFORJE MOBİLYALAR

Metal ve Mobilya , avize, sandalye, masa, sehpa, bank, yatak başı, raf, kitaplık gibi eşyalarda Ferforje ve metal sanatının güzel duygular oluşturan sanatsal ve estetik boyutunu görmek mümkündür.

Metal, sanatkârın zengin yaratıcı düşüncelerini kolayca uygulama imkânı sağlamış bu sayede günlük hayatta sıkça kullandığımız zengin figürlerle bezeli sanat eseri değerinde zarif aksesuarlar meydana çıkmıştır. Biz , sizler için Metal ve Mobilya ikilisini birleştirip sizlere özel mobilyalar ortaya çıkarıyoruz.

Yaşam alanlarına değer katan ürün tasarımlarında kullandığı materyalleri sofistike tasarımlarla harmanlayarak müşterilerine rahatlık ve konfor alanları sunuyoruz. çalışmalarımızla hayatın her alanında farkını göstermek isteyenlere hitap ediyor,

Pirinç eskitme, paslanmaz krom, altın yada bronz kaplama Sandalye, Berjer, Masa, Orta sehpa, Yan sehpa, Dresuar gibi ürünler üretiyoruz.

Standart koleksiyonlarımızın dışında, özel tasarım mimari projelerin en ince detaylarını dikkate alarak özenle gerçekleştiriyoruz

Ferforje yemek masası

www.savfer.com

Ferforje Merdiven Korkuluğu

metal ve ferforje mobilya fiyatları

ferforje ve metal aksesuarlar

Ferforje Nedir? “Ferforje”, demiri ısıtıp çekiçleyerek çeşitli araç-gereçlerle şekillendirerek işleme tekniğidir. Bu yöntemle demir, bir fırında çok yüksek sıcaklığa erişinceye kadar ısıtılır ve bir örs üzerinde çekiçle dövülerek işlenir. Ulaşılan sıcaklık seviyesine “Tav” denir.
Teknik gelişim olarak bakıldığında, demire düzenli ve sert darbeler vuran düzeneklerin icadıyla, ocakta ısıtılıp otomatik çekiçlemeyi sağlayan şahmerdan ve preslerde dövülen demire istenilen şekil verilebilmesi sağlanmıştır. 12 yy. sonlarında “perçinleme” ve “kelepçeleme” yöntemlerinin kullanılmaya başlanmasıyla birleştirme teknikleri de gelişmiştir.
Bu yöntemlerle yapılan demir işleri zamanla büyük bir incelik kazanmış ve bazı zanaatçılar, üzerine bu yöntemlerle süsleme yapılmış ince dalları birbirine eklemekte ustalaşmışlardır. Fransa, Avusturya, İtalya ve İspanya’da sıcak demiri işleyerek biçimlendirmeye dayanan ferforje tekniğinde başarılı ürünler ortaya çıkmaya başlamıştır. Ferforje merdiven korkulukları ve ferforje kapılar kiliseleri, şatoları, malikâne ve otelleri; ferforje sundurma ve kanopiler bina girişlerini; şehir mobilyaları, ferforje parmaklıklar ise metro istasyonları ile şehrin cadde ve sokaklarını süslemeye başlamıştır.

17. yy da Fransa’da ortaya çıkan sacları birbirine ekleme biçimde kullanıldığı ferforje korkuluklar, demircilik sanatında eşine pek rastlanmayan yeni örneklerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bunun üzerine, dövme demirden yapılmış işler çok tutulmaya başlanmış; bu ilgi, dövme demirin çekiçle işlenmiş kıvrık dal biçimindeki süslemelere değer kazandırdığı gibi, daha sonraları da demiri farklı materyallerle süslemeye dayanan yeni bir anlayış yaratmıştır. Bu süreçte ferforje avize, ferforje aplik, ferforje şamdan, ferforje masa, ferforje yatak başı ve diğer aksesuar ve objelerle iç mekânlarda da kendine yer bulmuştur. Demirciliğin sanat seviyesine ulaşmasında bu alandaki çalışmalarıyla Fransız göçmeni Tijou’ nun İngiltere’de 1689 ile 1710 yılları arasında gerçekleştirdiği yapıtlar, Flambard tarafından 1738-1749 yıllarında yapılan ferforje korkuluklar, Jean Lamour’un 1750 ile 1758 yılları arasında Nancy Stanislas alanı için yaptığı ve anıt değeri taşıyan parmaklıklar etkili olmuştur.

20. yy. başında ise, Emile Robert bu konudaki ustalığını birçok yapının mimarisinde göstermiş, çiçek ve yapraklarını çekiçle biçimlendirdikten sonra bunları birbirine perçinleyerek yapıtlarını eşsiz bitki motifleriyle süslemiştir. İspanya’da Gaudi’nin, İtalya’da da Alessandro Mazzucotelli ve öğrencilerinin özgün çalışmaları bu alandaki önemli yapıtlar arasındadır. Brandt’ in, Desvallieres’in, Subes’ün 1925 Paris Uluslararası Sergisi’ndeki başarılı çalışmaları demirciliğin gelişmesinde önemli bir dönüm noktası olmuştur.

Türkler, oluşturduğu medeniyeti demiri işleme ve ona su verip sertleştirmedeki maharetlerine borçludur. Demirle en çok anılan ve demircilikteki maharetleri tüm dünya milletlerince kabul edilen Türklerin, sanatsal demircilik alanında da önemli çalışmaları bulunmaktadır. Türkler bu alanda da kendilerine özgü bir üslup belirlemişlerdir. Avrupa’daki örnekleriyle kıyaslandığında Türkler geometrik şekilleri, sade ve düz çizgileri kullanmayı tercih etmişlerdir. Bu örnekleri cami, medrese, han, hamam ve saray gibi pek çok tarihi eser ile yalı ve konaklarda görmek mümkündür.
Her sanatkâr kendisinin ve yaşadığı toplumun duygularından ve yaşadığı dönemin şartlarından esinlenerek yeni tarz ve üsluplar geliştirmiştir. Bugün klasik, modern, geleneksel, Art Nouveau ve Art Deco diye sınıflandırdığımız sanat akımları bu şekilde oluşmuştur. Demircilik 18. yy da olduğu gibi bu dönemde de yeni üsluplar geliştirmeye müsait bir alandır. Demirciler, yeni teknikler arasında, çalışmalarının niteliğine zarar vermeyecek olan oksijen ya da elektrik kaynağından, Ortaçağ’ın ağır çekicinin yerini alan makineli çekiçten, çeşitli delici ve kesici makineler gibi yeniliklerden yararlanmaktan kaçınmamışlardır. İç ve dış mekânlarda yapısal ve fonksiyonel özelliğinin yanı sıra, sanatsal ve estetik özelliği ile de günümüzde mimarinin vazgeçilmez unsurları arasındadır

Open chat
Yardıma İhtiyacınız Mı Var?
Merhaba , Size Yardımcı Olabilir Miyiz?